1. Oyunculuğu seçerken beklentileriniz nelerdi? Bugün geldiğiniz noktada bu beklentiler karşılandı mı?
Oyunculuk mesleğine ilgim çok küçük yaşlarda başladı. Bu tercihi yaparken tek beklentim sahneye çıkabilmekti diyebilirim. Konservatuvara girerken de ilk işlerimi yaparken de bu duygu pek değişmedi. Sahneye çıkmak, oynamak beni başlı başına tatmin ediyordu. Zamanla bu heyecana doğru işlerde yer alma ve iyi ekiplerle çalışma gibi beklentiler eklendi. Ancak her şeye rağmen süreçten keyif almayı hiç bırakmadım. Zorluklar olsa da ilk hevesim hep canlı kaldı. Aslında mesleğin benim beklentilerimi karşılamasını beklemektense, ben kendi beklentilerimi karşılıyor muyum, ona bakıyorum. Bu, benim için çok daha önemli.
2. Meslekten hiç soğuduğunuz oldu mu? Bu durumu nasıl yönettiniz?
Meslekten değil ama sistemden zaman zaman soğuduğum oldu. Oyunculukla ilgili bir sorunum yok çünkü anlatacak iyi bir hikâye varsa bu meslek muazzam. Asıl yorucu olan kısımlar; ilişkiler, değerlendirme süreçleri ve işin perde arkasındaki bazı detaylar. Ama zamanla herkes kendi yolunu buluyor. Ben sosyal medyayı bir ifade alanı olarak kullanmaya çalışıyorum. Bu sayede bazen işimle ilgili konularda daha net ve doğrudan bir yol izleyebiliyorum.
3. Meslek hayatınızın en sevdiğiniz ve en sevmediğiniz yönleri nelerdir?
En sevdiğim yön kesinlikle heyecan. Her işte başka bir dünya kurmak, o dünyanın içinde var olmak çok özel. En sevmediğim ise, meslekle hiç ilgisi olmayan insanların söz sahibi olabilmesi.
4. Çekimlerinde en çok zorlandığınız rol hangisiydi?
Derinliği olmayan, öylesine yazılmış karakterler gerçekten zor. Düşünülmeden yazılmış sahneleri oynamak, iyi yazılmış derin karakterlerden çok daha yorucu. Bir örnek vereyim: Bir sahnede diziden ayrılıyorum ve Paris’e okumaya gidiyorum. Bir ablam sakat, diğeri ölüm döşeğinde ama ben güle oynaya eve veda ediyorum! O sahnede gerçekten zorlandım. “Ben ne ruhsuz bir karaktermişim” diye düşündüm :)))
5. Bir gün yönetmenlik ya da senaristlik yapmak ister misiniz?
Yönetmenlik ciddi bir teknik birikim istiyor ama senaryo yazımına daha yakınım. Yazma konusunda kendimi daha rahat hissediyorum.
6. Bir senaryoyu okurken en çok neye dikkat ediyorsunuz?
Her şey bir bütün ama galiba en başta diyaloglar bana o işin iyi olup olmadığını hemen gösteriyor. Diyaloglar bir senaryonun ruhunu belli ediyor.
7. Hangi türde yapımlarda oynamaktan keyif alıyorsunuz?
En çok komedide oynadım, ama iyi bir hikâyesi olduktan sonra tür fark etmez. Dram da polisiye de olabilir; mesele hikâyenin kalitesi.
8. Beğendiğiniz Türk ve Hollywood oyuncuları kimler?
Ferhan Şensoy, Müşfik Kenter, Perran Kutman, Serkan Keskin… Çok daha fazla isim var ama aklıma ilk gelenler bunlar. Türkiye’de gerçekten çok yetenekli oyuncular var.
Hollywood’da ise Benedict Cumberbatch, Phoebe Waller-Bridge ve Adam Driver’ı çok beğeniyorum.
9. En sevdiğiniz Türk filmi hangisi?
Kahpe Bizans. Zamanının en iyi komedilerinden biri olduğunu düşünüyorum.
10. Keşke oynamasaydım ya da reddetmeseydim dediğiniz bir proje oldu mu?
Hayır, çünkü bu bir yolculuk. Her deneyim bir şey öğretiyor. Önemli olan geriye değil, ileriye gidebilmek. Eğer iyi bir noktadan kötüye gitmeye başlıyorsanız, işte o zaman müdahale gerekebilir.
11. Bir filmde oynamak isteyeceğiniz bir Hollywood oyuncusu var mı?
Sacha Baron Cohen Komedi anlayışını çok seviyorum.
12. En başarılı bulduğunuz yönetmen kim?
Guy Ritchie. Çok var ama açık ara Guy Ritchie diyebilirim.
13. Oyuncu olmak isteyen gençlere ne tavsiye edersiniz?
Konservatuvara ilk girdiğimizde hocalarımız bu işin ilk 20 yılı zor demişti. “Seviyorsanız girin” dediler. O zaman pek anlamamıştım ama şimdi hak veriyorum. Bu iş gerçekten çok sevmeyi ve çok çalışmayı gerektiriyor. Kendi yolunu çizmek çok önemli. Bu meslek biraz kişisel bir yolculuk gibi. İçsel öngörülerinizi geliştirmek, izlemek, okumak, sevmek ve en önemlisi hayal etmek…
0 Yorumlar